Tam 3,5 trilyon dolar değerinde! Yetkililere çağrı: Türkiye’yi uçurur

Maden Sektörü Türkiye Ekonomisi İçin Önemli Bir Lokomotif Olabilir

Ülkelerin kalkınmasında kritik bir rol oynayan madencilik sektörü, Türkiye ekonomisi için büyük bir fırsat olabilir. Sektör temsilcileri, Türkiye’nin toplam 3.5 trilyon dolarlık maden varlığına işaret ederek, cari açığın madencilik faaliyetleriyle kapatılabileceğini vurguluyor.

Dünya genelinde ticareti yapılan 90 madenin 70’inin Türkiye’de bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, “Bir ülkenin hangi zenginliklere sahip olduğunu bilmediği takdirde, zengin kaynakların fakir bekçisi durumuna düşebileceğini unutmamalıyız. Madencilik için madenlerin keşfedilmesi esastır. Maden arama ve çıkarma faaliyetlerine engel olursak, enerji ve hammadde bakımından dışa bağımlı bir konuma gelmemiz kaçınılmaz olur ve her yıl milyarlarca dolar ödemeye devam ederiz” şeklinde görüş belirtiyor.

Dr. Maden Mühendisi Muhterem Köse’nin yaptığı bir araştırmaya göre, doğal kaynaklarını verimli bir şekilde kullanan gelişmiş ülkeler, ekonomik güçlerinin büyük bir kısmını buna borçludur. Köse, ABD ekonomisinin yıllık 105 milyar dolarlık cevher ve 45 milyar dolarlık hurda ile yılda 3.8 trilyon dolarlık katma değer yarattığına işaret ediyor. Türkiye ise 2023 yılında enerji, maden, metal ve ara ürün ithalatına 145.2 milyar dolar ödemiş durumda. Dış açığın 106 milyar doları bu ürünlerden kaynaklanmaktadır.

İzinler Tek Bir Elden Yürütülmeli

Gelişmiş ülkelerin madencilikten sağladığı itici gücün önemine vurgu yapan sektör temsilcileri, “Türkiye’nin sanayileşmesi, gelişmesi ve üretimin temel taşları olan daha fazla metal ve enerji tüketimi ile mümkündür. Enerji, hammadde ve metallerin ya ithal edileceği ya da kendi potansiyelden karşılanabileceği unutulmamalıdır. Ülkemizi enerjide, hammadde ve ara mal tedarikinde dışa bağımlı olmaktan kurtarmadan, gelişmiş bir güçlü ülke olmak mümkün değildir” şeklinde konuşuyor. Sektör temsilcileri, madencilik izin ve onay süreçlerinin yatırımcıları zorlaştırdığını, bürokratik süreçlerin uzun sürdüğünü belirterek, “Ülkemizde madencilik faaliyetlerini düzenleyen 9 bakanlık, 21 kurum, 7 kanun, 87 yönetmelik, 8 tüzük ve 16 uluslararası sözleşme bulunmaktadır. Bu karmaşa işleri zorlaştırmaktadır. Bu nedenle izinlerin tek bir merkezden verilmesi sağlanmalıdır” ifadesinde birleşiyor.

Türkiye’nin enerji ve madenlerden kaynaklanan dış ticaret açığının toplamda 100 milyar dolar olduğu ve sadece maden, metal ve altın ithalatından kaynaklanan kısmının 60 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. Sektör temsilcilerine göre Türkiye’nin sahip olduğu yer altı zenginliğiyle uzun vadede 100 milyar dolarlık ihracat hedefi oldukça gerçekçi.

Yeni Yatırımlara İhtiyaç Var

Sektör temsilcileri, Türkiye’nin dünyanın en büyük mermer, feldspat, traverten ve ikinci büyük krom cevheri ihraç edicisi olduğunu belirterek, bu potansiyelin yeni aramalar ve yatırımlarla değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erol Yüce, bu süreçte ihracatçılara destek sağlanması gerektiğini belirtiyor. Yüce’nin verdiği bilgiye göre, 2023’ün ilk 9 ayında 4 milyar 258 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Türkiye, 2024 Ocak-Eylül döneminde yüzde 3,91 artışla 4 milyar 424 milyon dolarlık maden ihracatı gerçekleştirmiştir. Bu süreçte en fazla maden alıcısı olan ülke ise Çin olmuştur ve 1 milyar 259 milyon dolarlık maden alımı gerçekleştirmiştir.

Çin’e İhracat Yüzde 10 Arttı

Çin’e yapılan maden ihracatında yüzde 10,36’lık bir artış görülürken, ikinci sıradaki ABD’ye yapılan ihracat yüzde 0,26 düşüşle 377 milyon dolara gerilemiş ve üçüncü sırada bulunan Bulgaristan’a yapılan ihracat ise yüzde 43,45 artarak 320 milyon dolara yükselmiştir. Metalik cevherler ihracatında 2024’ün ilk 9 ayında, geçen yıla göre yüzde 18,45’lik bir artış yaşanmış ve toplamda 1 milyar 706 milyon dolarlık bir ihracat gerçekleştirilmiştir.

Madenciliğin Önemi

Madenlerin çıkarılmadığı bir ülkenin kalkınamayacağının altını çizen sektör temsilcileri, dünyada madenciliğin yasaklandığı bir ülkenin olmadığını belirtiyor. Bu nedenle Türkiye, madenlerini çıkararak zenginleştirip, katma değeri yüksek ürünlere dönüştürerek ülke sanayisine katkı sağlamak zorundadır.

* Sanayinin ihtiyaç duyduğu mineral ve metallerin temini, ülke güvenliği ve savunma sanayii açısından da büyük bir öneme sahiptir. Özellikle nadir toprak elementleri, günümüz yeni teknolojilerinde giderek daha fazla kullanılmaktadır.

* Bir ülkenin hammaddeye sahip olmaması, yabancı yatırım çekmesini engelleyebilir. Çin gibi dünya genelinde tüm maden türlerinde alıcı ve satıcı konumunda olan ülkeler, bu sayede 25 yılda 3 trilyon dolarlık yabancı yatırım çekmeyi başarmışlardır.

* Madencilik, yerel kalkınma için de büyük bir fırsat sunmaktadır. Yeni maden sahalarının keşfi, yerel istihdamın artışı, altyapı yatırımları ve topluma geri dönen gelirler ile sosyal alanda iyileşmeler sağlamaktadır.

* Genel olarak madenciliğin gelecekteki önemi büyüktür. Madenler olmasaydı bugün birçok araca ve gerece sahip olamayacaktık. Ham madenlerin zenginleştirilerek metale dönüştürülmesi, bir aracın üretimi için en az 10 ton maden cevherinin gerektiğini göstermektedir.

Sahip Olduğumuz Madenler

Türkiye, zengin mineral kaynakları arasında bor tuzları, barit, jips, lületaşı, mermer, diyatomit, perlit, manyezit, stronsiyum tuzları, sepiyolit, fluorit, kireçtaşı, pomza, sodyumsülfat, zeolit, profilit, kuvars-kuvarsit, linyit, feldspat, kayatuzu, olivin, doomit, siliskumu, altın, bentonit, trona, asbest, kalsit ve zımpara taşı gibi önemli mineral kaynaklara sahiptir. Diğer yandan, Türkiye’deki yetersiz mineral kaynakları arasında bakır, manganez, grafit, boya toprakları, kurşun, alüminyum, maden kömürü, zirkon, çinko, arsenik, talk, titan, demir, kükürt, mika, nikel, fosfat ve kil mineralleri bulunmaktadır.

KAYNAK: YENİ ŞAFAK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir